tecerrüd — (A.) [ دﺮﺠﺕ ] 1. bekarlık. 2. çıplaklık. 3. soyutlanma … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
tecerrüd etmek — 1. çıplak kalmak. 2. soyutlanmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
tecerrüt — is., dü, esk., Ar. tecerrud Her şeyden uzaklaşma, sıyrılma, soyutlanma İlk gençlik yılları da aynı hâlet ve tecerrüt içinde geçti. Y. K. Karaosmanoğlu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tecerrüt etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEKÂR — Hiç evlenmemiş, zevcesi olmayan adam. * Taşralı olup, büyük bir şehirde bir işle meşgul olarak, ailesiz yaşayan adam. (Bak: Tecerrüd, Mücahede … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FEYZ — (C.: Füyuz) Bolluk, bereket. * İlim, irfan. Mübareklik. * Şan, şöhret. * İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. * Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. * Bir haberi fâş etmek. * İçindeki düşüncesini izhar etmek.(Hakaik ı imaniye ve… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HATME-İ HÂCEGÂN — f. Nakşi tarikatı mensublarının fikri ve nazarı mâsivadan tecerrüd ederek, topluca muayyen dua ve zikirlerini sonuna kadar okumaları … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KERAMET — Allah (C.C.) indinde makbul bir veli abdin (yâni, âdi beşeriyyetten bir derece tecerrüd edebilen zatların) lütf u İlâhî ile gösterdiği büyük mârifet. Velâyet mertebelerinde yükselen bir abdin hilaf ı âdet hâli. * Bağış, kerem. * İkram, ağırlama… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTECERRİD — (Mücerred. den) Tek kalmış, tek başına olan. * Soyunan, tecerrüd eden, çıplak olan. * Bekâr. Evli olmıyan. * Tas: Dünya işlerinden vazgeçip Allah a bağlanan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
UZUBE — (Uzbe) Bekârlık. Erginlik hâleti varken tecerrüd halinde kalmak. Evlenmemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük